Beş Şehir – Ahmet Hamdi Tanpınar

bes-sehirBeş Şehir, lise edebiyat derslerinde adı sık sık geçen, Türk Edebiyatı’nın önemli eserlerinden bir tanesi. Ahmet Hamdi Tanpınar, öğretmenlik görevi sırasında bulunduğu ve kendisinde iz bırakan beş şehiri  bizlere anlatıyor. Ben de tabii adını sık sık duyduğum, sınavlarda özellikle bilmeye çalıştığım bu kitabı okumak istedim. İlk Ahmet Hamdi Tanpınar kitabım olma özelliğini de taşıyor.

Ankara, Erzurum, Konya, Bursa ve İstanbul. Milli mücadele yılları.  Açıkçası kafamda ne vardı bilmiyorum ama bu kadar eski tarihler olduğunu niyeyse düşünememiştim. Kitap aslında önce Beş Şehir’den oluşmuyor. 1941 yılında Bursa’yı anlatıyor önce yazar. Son olarak da 1945 yılında İstanbul’u yazıyor. 1946’daki ilk baskıda Beş Şehir biraraya gelerek bu eser oluşuyor. 

Ahmet Hamdi Tanpınar, bu şehirlerin o dönemlerdeki halini, insanların yaşayış şekillerini, tarihini, o şehirlerde yaşamış önemli insanları anlatıyor. İçlerinde en çok beğendiklerim Bursa ve Erzurum oldu. Yazar burada daha çok kendi yaşantısını da katarak anlattığı için, bu güzel şehirleri okurken aslında kendisinden dinler gibi oldum. Bana göre Ankara biraz kısa anlatılmıştı, hak ettiğini alamamış gibi üzüldüm Ankara’ya. Halbuki Ankara için söylenebilecek çok daha fazla söz olduğuna eminim. Ankara’da yaşayan birisi olarak, Ankara’yı okurken hevesim kursağımda kaldı desem yalan olmaz. Konya ve İstanbul’da ise bölümler biran önce bitsin istedim. Buraları anlatırken çok fazla tarihi detaya girilmiş. Tabii ki Selçuklu’nun başkenti Konya ve Osmanlı’ya yüzyıllarca başkentlik yapmış İstanbul’u bu devletlerden ayrı bir şekilde düşünmek çok ama çok zor. Ancak şehirlerden ziyade bir tarih kitabı edasıyla devletin başındakilerin hayatını okumak istemedim bu kitapta. Özellikle İstanbul, sanki padişahların hayat hikayesini anlatan bir bölüm gibiydi. Türkiye’nin belki de en güzel şehri için söylenebilecek, anlatılacak çok başka şeyler de var. Bu bölümlerde dikkatim bolca dağıldı maalesef.

bes-sehir2Tabii benim için sorunlar vardı ama kitapta çok güzel bölümler de vardı. O dönemleri bir günlük, anı edasıyla böyle bir yazardan okumanın yeri çok ayrı. Özellikle dikkatimi çeken ilk olarak Erzurum bölümünde yazar şehre hatırladığım kadarıyla üçüncü seferde gidişinde gördüğü betonlaşmayla hayrete düşüyor. Bir de o zamanlar İstanbul’daki ağaç kıyımları, tarihi eserlere bilinçsizce zarar vermeler kendisini çok üzüyor. Ahmet Hamdi Tanpınar, 2015 yılını da görmüş olsaydı neler düşünürdü bilemiyorum. 

Dili çok ama çok ağırdı. Bazen okuduğumu anlayamadığım yerler oldu. Yayınevi bu konularda sayfanın altına notlar düşebilirdi. Gerçi hangi bir satır için düşsün diyorum ancak okura yardımcı olunması gereken yerler vardı. Eğer sadeleştirilebilirse, anlattığı Beş Şehir’in tarihi için kaynak niteliğinde bir eser. 

Beş Şehir’i satın almak için tık tık!